Bina Sahibinin Sorumluluğu

Şubat 13, 2020 Gökhan Cindemir 0 Comments

Bina ve Yapı Maliklerinin Kusursuz Sorumluluğu ve Tazminat Davaları

Bina ve yapı sahiplerinin sorumluluğu, Türk hukuk sisteminde “kusursuz sorumluluk” ilkesine dayanmaktadır. Bu sorumluluk türü, maliklerin kusuru olup olmadığına bakılmaksızın, yapıların neden olduğu zararları gidermekle yükümlü oldukları anlamına gelir. Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesi bu konuyu düzenleyerek, “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü getirmiştir.

Bina Sahibinin Cezai ve Hukuki Sorumluluğu

Bina sahipleri, binalarında meydana gelen bir çökme, taş düşmesi veya benzeri bir olay sonucunda üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde tazminat ödemekle yükümlüdür. Eğer zarar, ölümle sonuçlanmışsa, ölenin yakınları maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Örneğin, bir vakada Kapadokya’da bir bina sahibinin binasından kopan taş parçası bir kişinin ölümüne neden olmuş ve mahkeme, ölenin yakınlarına 483.000 TL maddi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Bina ve Yapı Maliklerinin Sorumluluk Kapsamı

Bina sahibi ve yapı maliki, üç farklı nedenle sorumludur:

  1. Yapım bozuklukları (İnşaat hataları, malzeme eksiklikleri vb.)
  2. Bakım eksiklikleri (Zamanında onarım yapılmaması, çatıdan düşen kar veya taş parçaları vb.)
  3. Kullanımdan doğan zararlar (Binanın yanlış veya tehlikeli kullanımı)

Bu nedenlerden herhangi biri gerçekleştiğinde bina sahibi, kusuru olmasa bile zararı tazmin etmek zorundadır.

Bina Malikinin Kusursuz Sorumluluktan Kurtulması Mümkün mü?

Kusursuz sorumluluk ilkesine göre bina malikinin sorumluluktan kurtulması oldukça zordur. Bunun için aşağıdaki üç durumdan birinin kanıtlanması gerekir:

  1. Mücbir Sebep: Doğal afetler, savaş, terör saldırıları gibi önlenemez olaylar.
  2. Zarar Görenin Ağır Kusuru: Zarar gören kişinin, örneğin uyarılara rağmen tehlikeli bölgeye girmesi.
  3. Üçüncü Kişinin Kusuru: Bina sahibi dışındaki bir kişinin eylemi sonucu zararın meydana gelmesi.

Ancak, Yargıtay içtihatları illiyet bağının kesilmesini çok geniş yorumlamamaktadır. Dolayısıyla, bina maliki sorumluluktan tamamen kurtulamaz ve bu gibi durumlarda bile zararın bir kısmından sorumlu olabilir.

Tazminat Talep Edilebilecek Durumlar ve Hesaplama Kriterleri

Bina malikinin kusursuz sorumluluğundan doğan tazminat talepleri genellikle maddi ve manevi tazminat başlıkları altında değerlendirilir:

  1. Ölümle Sonuçlanan Durumlarda:
  2. Yaralanma veya Sakatlık Durumunda:
    • Çalışamama nedeniyle gelir kaybı
    • Tedavi giderleri
    • Manevi tazminat

Tazminat hesaplamasında şu faktörler dikkate alınır:

  • Mağdurun gelir durumu
  • Uğradığı zararın büyüklüğü
  • Hayat standartlarındaki değişiklikler

Eğer zarar delillerle tam olarak ispatlanamazsa, tazminat asgari ücret üzerinden hesaplanır ve daha düşük miktarlara hükmedilebilir.

Yargıtay Kararları Ne Diyor?

Yargıtay, Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine dayanarak, bina ve yapı maliklerinin “ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluk” taşıdığına hükmetmektedir. Bu da, malikin objektif özen yükümlülüğüne aykırı bir durum oluşturduğu sürece sorumluluktan kaçamayacağını gösterir. Ayrıca, zarar görenin ağır kusuru yoksa, bina sahibinin tam sorumluluğu devam eder.

Örneğin, bir olayda Yargıtay, bina malikinin bina çökmesi sonucu zarar görenlere tazminat ödemesine karar vermiş ve kusurun yüzde bir bile olsa malikin tam zarardan sorumlu olacağını belirtmiştir.

Sonuç

Bina ve yapı maliklerinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde ele alınmaktadır. Bina sahipleri, binalarından kaynaklanan zararları gidermekle yükümlüdür ve illiyet bağının kesilmesi zor olduğu için çoğu durumda tazminat sorumluluğundan kurtulamazlar. Zarar gören kişiler, haklarını tam olarak alabilmek için hukuki destek almalı ve tazminat davası açarken gerekli delilleri sunmalıdır.

was last modified: Mart 3rd, 2025 by Gökhan Cindemir