Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme MÖHUK m.51 uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir. Bu hususun bir istisnası vardır ki o da; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. Maddesi uyarınca ‘’Tanınması ya da tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aile hukukuna ilişkin olması halinde görevli mahkeme aile mahkemesidir. Almanya’da alınan bir kararın Türkiye de tanınması için, Türkiye ile arasında karşılıklılık ilkesinin sağlanması gerekmediğinden, münhasır yetki, kamu düzeni ve savunma hakkına ilişkin şartların sağlanması halinde karar Türkiye’de tanınabilecektir. Ancak Alman Mahkemeleri tarafından verilen bir kararın Türkiye’de tenfiz edilebilmesi için karşılıklılık şartının değerlendirilmesi gerekmektedir. İki ülke arasında 1929 yılında imzalanmış olan ‘’HUKUKİ VE TİCARİ MEVADDI ADLİYEYE MÜTEALLİK MÜNESABATI MÜTKABİLEYE DAİR MUKAVELENAME’’ sözleşmesi yargılama giderlerinin tenfizine olanak sağlar. Dolayısıyla, iki ülkeden birinde verilmiş olan hükmün yargılama gideri ve harçlara ilişkin bölümlerinin diğer ülkede tenfiz edilmesi, uzun yıllardan beri, bu sözleşmeye dayanılarak gerçekleştirilebilmektedir. Bununla birlikte, Yargıtay geçmiş kararlarında bu anlaşmanın Alman mahkemesince verilen hükmün tamamını kapsayacak şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığını kabul etmiştir (11. HUKUK DAİRESİ E. 1974/1758 K. 1974/2406 T. 12.9.1974) Türkiye ile Almanya arasındaki karşılıklılık esasına ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 1990/4485 sayılı Esas . Ve 1990/8676 sayılı Kararında ‘’ Türkiye ile Federal Almanya arasında mahkeme kararlarının karşılıklı olarak tenfizini temin eden bir ikili sözleşme mevcut değildir. Öyleyse karşılıklılık koşulunun gerçekleşmiş olup olmadığı öncelikle Alman tenfiz hükümlerinin Türk Mahkeme kararlarının Almanya’da tenfizini mümkün kılabilecek bir düzenlemeye sahip olup olmadığına bağlı kalmaktadır. Alman Hukuku, yabancı mahkeme kararlarının Almanya’da tanınması ve tenfizini kabul eden kanuni bir düzenlemeye sahiptir. Şöyleki, Alman Hukuk Yargılamaları Kanunu (ZPO) (zivil prozessordnung)nun 722. maddesi; “bir yabancı mahkeme kararının tenfizi, yalnız tenfizin caiz olduğuna ilişkin bir tenfiz kararı verilmesi ile” gerçekleşeceğini açıkca hükme bağlamıştır. Alman Hukukunun yabancı kararların tenfizi için aradığı koşullardan biri de Türk Tenfiz Hukukunda olduğu üzere “Karşılıklılık” “Mütekabiliyet” koşulunun gerçekleşmiş olmasıdır (ZPO Par. 328/5). Nitekim, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 23.11.1982 gününde yürürlüğe girmesinden önce Türkiye’de yabancı mahkeme kararlarının tenfizi sadece ve sadece milletlerarası sözleşmelere bağlı olduğundan karşılığın mevcut bulunmaması nedeniyle Türk Mahkeme Kararlarının Almanya’da tenfizi reddedilmekte idi. Ancak, 2675 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle bu Kanunun 38. maddesindeki Karşılıklılık koşulu ile (ZPO)nun 328/5. maddesindeki aranan karşılıklılık ilkesi aynı doğrultuda birleştiğinden artık Türk yargı kararlarının Almanya’da tenfizini önleyecek yasal hiç bir engel kalmadığında kuşku ve duraksamaya yer kalmamıştır. Özetle ifade etmek gerekirse, MÖHUK.un 38 ve gerekse ZPO.nun 328/5. maddesinde kabul edilen temel ilke karşısında “Karşılıklılığın” gerçekleştiği kabul edilmelidir. Nitekim, Alman Mahkemeleri tarafından da “Karşılıklılık” koşulunun Türkiye bakımından gerçekleşmiş olduğunun kabul edildiği ve böylelikle Türk Mahkeme Kararlarının Almanya’da fiilen de tanınıp tenfizine gidildiği izlenmektedir.’’ Böylece Türkiye ile Almanya arasında bir sözleşme ile karşılıklılık sağlanmasa da hukuki bir karşılıklılığın var olduğu mahkemelerce kabul edilmektedir.
Almanya Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi was last modified: Nisan 22nd, 2020 by
Categories: