Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme MÖHUK m.51 uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir. Bu hususun bir istisnası vardır ki o da; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. Maddesi uyarınca ‘’Tanınması ya da tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aile hukukuna ilişkin olması halinde görevli mahkeme aile mahkemesidir.’’ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi” 27 Ekim 1988 tarihinde onaylanmıştır. Bu sözleşme 13 Şubat 1989’da Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmede, hukuki ve ticari konulardaki mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi ile adli yardım ve teminat muafiyeti hususları düzenlenmiştir. Sözleşmede hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma hususu m.3’ de şu şekilde açıklanmıştır: M.3: ‘’ Taraflardan birinin vatandaşı olup, diğer akit tarafın ülkesinde oturanlar, bu ülkenin vatandaşlarının tabi olduğu şartlar dahilinde adli müzaharetten faydalanırlar. Tüzel kişiler adli müzaharetten faydalanmazlar.’’ KKTC uyruklu davacıdan teminat istenebilir mi? Sözleşmenin 1. Bölümünde teminat akçesinden ve adli masraflardan muafiyet düzenlenmiştir. Sözleşmenin 2. Maddesine göre ; M.2: ‘’ a. Akit Devletlerden birinin mahkemesi veya herhangi bir Adli Makamı önünde davacı, şikayetçi, hak talebinde bulunan veya dahili dava olan taraf Devletlerden birinin vatandaşı, iki ülkeden birinde ikametgah sahibi olmak şartıyla, gerek yabancılık sıfatından gerekse Adli Makamlara başvurduğu ülkede ikametgahı veya meskeni bulunmayışından dolayı her ne ad ile olursa olsun bir kefalet veya teminat akçesi ile yükümlü tutulmaz. Sözleşme maddesinden de anlaşılacağı üzere KKTC uyruklu davacı Türkiye Cumhuriyeti’nde açmış olduğu davaların harç ve teminatından muaftır. Anayasa m.90’a göre de Uluslararası Anlaşmalar iç hukukumuza doğrudan uygulanabilmektedir. Bu düzenlemeler ışığında, işbu anlaşma gereği KKTC vatandaşları ülkemizde dava açmak istedikleri, takip başlatmak istedikleri ya da müdahale talepleri olduğu takdirde yabancılık teminatından muaf olacaklardır. Ayrıca MÖHUK M.48/2 ‘e göre de; ‘’Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.’’ Yani karşılıklılık esası halinde teminattan muafiyet doğacaktır. Sözleşmede hukuki ve ticari kararların tanınması ve tenfizi m.13 ve m.14’te hüküm altına alınmıştır. Buna göre ; TANIMA – M.13: ‘a. Akit taraflardan birinin nihai nitelikteki mahkeme kararının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, bu hususta talepte bulunulan tarafın yetkili adli makamınca tanıma kararı verilmesine bağlıdır. Uygulanacak usul hükümleri de talepte bulunulan bu Devletin kanununa tabidir. TENFİZ – M.14 : ‘’ Hukuki ve ticari konularda menkul, gayrı menkul, diğer hak ve alacaklarla, kişi haklarına ilişkin akit Devletlerden birinin mahkemelerinin aşağıdaki şartları taşıyan kararları, diğer taraf ülkesinde iş bu tarafın yetkili mahkemesinden verilen tenfiz kararı üzerine icra olunur. İlgili maddelerden anlaşıldığı üzere mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi mümkündür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili KKTC mahkemeleri tarafından verilmiş kararların Türkiye’de tanınması ve tenfizi için bu anlaşmaya dayanılarak karşılıklılık hususu da belirtilebilir. Ayrıca, tanıma ve tenfiz davalarında karşılıklılık dışında kanunda sayılan diğer kriterlerin de uygun olması gerektiği unutulmamalıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi was last modified: Haziran 3rd, 2020 by
Categories: