Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme MÖHUK m.51 uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir. Bu hususun bir istisnası vardır ki o da; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. Maddesi uyarınca ‘’Tanınması ya da tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aile hukukuna ilişkin olması halinde görevli mahkeme aile mahkemesidir.’’ İran İslam Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 3 Şubat 2010 tarihinde, “Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adlî İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Bu anlaşma 10 Mart 2011’ de Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmede, hukuki ve ticari konulardaki mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi ile adli yardım ve teminat muafiyeti hususları düzenlenmiştir. Sözleşmede hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma hususu m.4’ de şu şekilde açıklanmıştır: M.4: ‘’ 1) Âkit Tarafların yetkili makamları birbirlerine karşılıklı olarak hukukî ve ticarî konularda adlî yardımlaşma sağlamayı taahhüt ederler. 2) Adlî yardımlaşma, özellikle, belgelerin tebliği, tarafların, tanıkların ve bilirkişilerin dinlenmesi ve keşif gibi usule ilişkin kararların yerine getirilmesini kapsar.’’ İran uyruklu davacıdan teminat istenebilir mi? Sözleşmenin 3. Bölümünde teminat akçesinden ve adli masraflardan muafiyet düzenlenmiştir. Sözleşmenin 15. Maddesine göre ; M.15: ‘’ Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya diğer Tarafın ülkesinde ikametgahları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulamazlar.’’ Sözleşme maddesinden de anlaşılacağı üzere İran uyruklu davacı Türkiye Cumhuriyeti’nde açmış olduğu davaların harç ve teminatından muaftır. Anayasa m.90’a göre de Uluslararası Anlaşmalar iç hukukumuza doğrudan uygulanabilmektedir. Bu düzenlemeler ışığında, işbu anlaşma gereği İran vatandaşları ülkemizde dava açmak istedikleri, takip başlatmak istedikleri ya da müdahale talepleri olduğu takdirde yabancılık teminatından muaf olacaklardır. Ayrıca MÖHUK M.48/2 ‘e göre de; ‘’Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.’’ Yani karşılıklılık esası halinde teminattan muafiyet doğacaktır. Sözleşmede hukuki ve ticari kararların tanınması ve tenfizi m.19’da hüküm altına alınmıştır. Buna göre; M.19: ‘’ 1) Âkit Taraflardan her biri, diğer Âkit Tarafın ülkesinde verilmiş aşağıdaki kararları, işbu Anlaşmada öngörülen hükümler altında tanıyacak ve tenfiz edecektir. a- Hukukî ve ticarî konularda verilmiş kararlar; b- Zararın tazminine ilişkin cezaî kararlar; c- Hukukî ve ticarî konularda verilmiş hakem kararları; 2) 1. paragrafın (a) bendi ile ilgili olarak kararlar ancak, bunlara ilişkin hukukî ilişkilerin işbu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra doğmuş olması halinde nazara alınacaktır. 3) Kişi hallerine ilişkin kararlar, işbu Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olsalar dahi tanınacaktır.’’ İlgili maddelerden anlaşıldığı üzere hem mahkeme kararlarının hem de hakem kararlarının tanınması ve tenfizi mümkündür. İran İslam Cumhuriyeti ile ilgili İran mahkemeleri tarafından verilmiş kararların Türkiye’de tanınması ve tenfizi için bu anlaşmaya dayanılarak karşılıklılık hususu da belirtilebilir. Ayrıca, tanıma ve tenfiz davalarında karşılıklılık dışında kanunda sayılan diğer kriterlerin de uygun olması gerektiği unutulmamalıdır.
İran Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi was last modified: Haziran 3rd, 2020 by
Categories: