Kripto varlıklar, geleneksel finans sisteminin dışında başlayan bir teknoloji hareketi iken, kısa sürede dünya ekonomisinin merkezinde konuşulmaya başlandı. Bu hızlı yükseliş, devletlerin kripto varlık piyasalarını yalnızca ekonomik bir fenomen olarak değil, aynı zamanda hukuki bir mesele olarak ele almasını zorunlu kıldı. Avrupa Birliği (AB) bu alanda kapsamlı ve birliğe özgü bir düzenleme getirerek Kripto Varlık Piyasaları Tüzüğü (MiCA)’yı kabul etti. Türkiye ise 2024 yılında yürürlüğe giren 7518 sayılı Kanun ile kripto varlıkları ilk kez yasal bir zemine oturttu. Her iki düzenleme benzer kavramlardan yola çıksa da, hukuki yaklaşım, kapsam ve düzenleme felsefesi bakımından önemli farklılıklar barındırmaktadır. Bu yazı, Tüzük ile 7518 sayılı Kanun arasındaki bu farkları ortaya koymakta, Türkiye’nin içinde bulunduğu esnek geçiş sürecini ve AB’ye olası uyum adımlarını değerlendirmektedir. Avrupa Birliği, MiCA Tüzüğü ile kripto varlık piyasalarına tek tip bir hukuk düzeni getirmeyi hedeflemektedir. Bu düzenleme, yatırımcı korumasını güçlendirmeyi, piyasa istikrarını sağlamayı ve AB içinde rekabetin adil şekilde yürütülmesini amaçlar. Tüzük; varlığa dayalı tokenler (VDT), elektronik para tokenleri (EPT) ve diğer kripto varlıklar arasında net bir ayrım yapar. Türkiye’nin 7518 sayılı Kanunu ise bu ayrımı doğrudan mevzuat metninde değil, genel gerekçesinde kurar. Kanun çerçeve niteliğindedir; birçok ayrıntı Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelere bırakılmıştır. Bu yaklaşım, hem piyasaya uyum esnekliği tanımakta hem de mevzuatın zaman içinde gelişmesine olanak vermektedir. Tüzük, kripto varlıkları “bir değerin veya hakkın dijital temsili” olarak tanımlar. Türkiye’de ise aynı kavram “gayri maddi varlık” ifadesiyle tanımlanmıştır. Bu fark önemsiz bir terminolojik detay değildir; AB’nin finansal sistem merkezli yaklaşımıyla Türkiye’nin özel hukuk eksenli yaklaşımını açıkça yansıtır. AB’nin yaklaşımı: Finansal istikrar, Avro’nun korunması ve ortak pazarın bütünlüğü. Türkiye’nin yaklaşımı: Hukuki zemin oluşturma, piyasa esnekliği ve iç mevzuatla entegrasyon. MiCA, stabil kripto paraları (VDT) sıkı kurallara bağlamış, özellikle Avro’nun para politikası üzerindeki etkisini sınırlamayı hedeflemiştir. İhraççılara yüksek sermaye şartları ve gözetim yükümlülükleri getirilmiştir. 7518 sayılı Kanun ise “stabil kripto varlık” ifadesini geniş bir tanımla kullanmış, rezerv varlık kombinasyonlarına da yer vermiştir. Türkiye’nin TL’nin rezerv para olmamasından kaynaklı olarak bu alanda daha liberal bir çerçeve belirlemesi dikkat çekicidir. MiCA, kripto varlık hizmet sağlayıcıları (KVHS) için net kurallar getirmiştir. Yetkilendirme, lisans, sermaye yeterliliği, iç kontrol ve yatırımcı bilgilendirme standartları ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Türkiye’de ise KVHS tanımı daha genel tutulmuş, detaylar SPK’ya bırakılmıştır. Bu durum, uygulamada farklı yorumlara ve geçiş süreci belirsizliklerine yol açabilmektedir. Ancak aynı zamanda Türkiye’ye düzenlemeyi piyasaya göre şekillendirme esnekliği de sağlar. Türkiye’nin düzenlemelerinde “cüzdan” kavramı açık bir şekilde tanımlanmıştır. Bu, özellikle Thodex gibi geçmişte yaşanan vakalar sonrasında, varlıkların nerede ve nasıl saklandığı konusundaki belirsizliklerin önüne geçmeyi amaçlar. MiCA’da ise cüzdan tanımı doğrudan yer almaz; bu alan üye ülkelere bırakılmıştır. Benzer şekilde “platform” kavramı da MiCA’da işlem platformu olarak dolaylı biçimde düzenlenirken, Türkiye mevzuatında daha net bir terminoloji tercih edilmiştir. Türkiye’nin kripto varlıklara esnek bir hukuki zemin tanıması, inovasyon alanını daraltmadan düzenleme yapma stratejisine işaret etmektedir. TL’ye dayalı stabil kripto paraların yaygınlaşması, özellikle turizm ve dış ticaret alanında Türkiye’nin finansal konumunu güçlendirebilir. Buna karşılık AB, Avro’nun finansal egemenliğini koruma hedefiyle daha katı bir düzenleme tercih etmiştir. Bu durum, MiCA’nın AB sınırları dışında da etki yaratacak bir standart haline gelmesine yol açabilir. Türkiye’nin AB müktesebatına uyum süreci dikkate alındığında, 7518 sayılı Kanun’un zamanla MiCA’ya daha yakın hale gelmesi beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde: KVHS lisanslama sisteminin netleşmesi, EPT ve VDT tanımlarının teknik standartlarla somutlaştırılması, NFT ve algoritmik stabil kripto paralar gibi alanlara özel düzenlemelerin yapılması, Özel hukukta mülkiyet ve teminat konularının netleşmesi gündeme gelebilir. Bu süreç, hem piyasanın öngörülebilirliğini artıracak hem de Türkiye’nin uluslararası kripto ekosistemine uyumunu hızlandıracaktır. MiCA ve 7518 sayılı Kanun, farklı hukuki geleneklere ve ekonomik önceliklere dayansa da, ortak bir hedefe sahiptir: kripto varlık piyasalarını düzenli, şeffaf ve öngörülebilir hale getirmek. AB, finansal istikrarı önceleyen kapsamlı bir çerçeve sunarken; Türkiye, esnek bir geçiş dönemi stratejisiyle piyasa gerçeklerine uygun bir yaklaşım benimsemiştir. Bu iki modelin zaman içinde birbirine yaklaşması, hem yatırımcı güvenini güçlendirecek hem de Türkiye’nin dijital finans dünyasında daha güçlü bir konum elde etmesine zemin hazırlayacaktır. Kripto varlıkların küresel düzeyde yaygınlaşması, hukuk sistemlerinin bu alanda daha fazla yakınlaşmasını kaçınılmaz hale getirmektedir.Kripto Varlıkların Hukuki Çerçevesi
Terminoloji ve Hukuki Yaklaşım Farkı
Stabil Kripto Paralar ve Varlığa Dayalı Tokenler
KVHS ve Piyasa Altyapısı
Cüzdanlar ve Platformlar
Hukuki Yaklaşımın Ekonomik Yansımaları
Geleceğe Bakış: Uyum ve Fırsatlar
Sonuç
Avrupa Birliği ve Türkiye’de Kripto Varlık Düzenlemelerinde Yeni Dönem: MiCA ve 7518 Sayılı Kanun’un Karşılaştırmalı Analizi was last modified: Ekim 26th, 2025 by
Categories: