Avrupa Birliği, “Dijital Çağa Uygun Bir Avrupa” vizyonu kapsamında son yıllarda kapsamlı bir dijital mevzuat programı başlatmıştır. Bu kapsamda kabul edilen Veri Yasası (Data Act), Veri Yönetişimi Yasası (Data Governance Act), Dijital Hizmetler Yasası (Digital Services Act), Dijital Pazarlar Yasası (Digital Markets Act), NIS2 Direktifi ve Siber Dayanıklılık Yasası gibi düzenlemelerle dijital ürün ve hizmetlere yönelik bütüncül bir yasal çerçeve oluşturulmuştur. Ancak bu düzenlemeler arasında özellikle dikkat çeken ve küresel etki yaratması beklenen bir metin bulunmaktadır: AB Yapay Zekâ Tüzüğü (EU AI Act). EU AI Act, yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi, kullanılması ve pazarlanmasına yönelik risk temelli fakat kapsamlı bir düzenleme getirerek bu alandaki boşluğu doldurmayı hedeflemektedir. Diğer birçok yeni AB dijital mevzuatı gibi bu Tüzük de sınır ötesi (extraterritorial) bir etki alanına sahiptir. Bu da, Avrupa Birliği dışında bulunan şirketlerin dahi, eğer AB pazarına yönelik yapay zekâ ürünleri geliştiriyor veya sunuyorsa, Tüzük hükümlerine uymak zorunda kalacağı anlamına gelir. AB’nin “Brüksel Etkisi” (Brussels Effect) olarak bilinen bu stratejisi, GDPR’da olduğu gibi, yapay zekâ alanında da küresel standartların oluşmasına öncülük etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye açısından bu Tüzük, sadece uyulması gereken bir düzenleme olmanın ötesindedir. Özellikle AB ile yakın ticari ve teknolojik ilişkileri bulunan Türk şirketleri için bu Tüzüğe uyum, hem pazarda kalıcılık hem de rekabet avantajı açısından kritik öneme sahiptir. Tüzük; sağlayıcılar, kullanıcılar, ithalatçılar ve dağıtıcılar için ciddi yükümlülükler öngörmekte, yüksek riskli yapay zekâ sistemleri için sıkı denetim mekanizmaları getirmektedir. Aynı zamanda şeffaflık, hesap verebilirlik ve temel hakların korunmasına yönelik kurallar da bu düzenlemenin temel taşlarındandır. Türkiye’nin bu Tüzükle uyumlu politikalar geliştirmesi, gerek dijital ticaretin sürdürülebilirliği, gerekse yabancı yatırımcı güveni açısından önemlidir. Ayrıca, Türk yapay zekâ geliştiricileri için bu düzenlemeyi erkenden anlamak ve uygulamak, sadece Avrupa pazarında değil, küresel pazarda da etik ve güvenli AI standartlarını yakalamalarını sağlayacaktır. Sonuç olarak, AB Yapay Zekâ Tüzüğü, yalnızca Avrupa’yı değil, Türkiye gibi komşu ülkeleri de derinden etkileyen bir dönüşüm sürecidir. Bu süreci yakından izlemek ve proaktif bir uyum politikası benimsemek, Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonu açısından stratejik bir adımdır.
AB Yapay Zekâ Tüzüğü (EU AI Act): Türkiye Açısından Neden Önemli? was last modified: Haziran 28th, 2025 by
Categories: